21.9.10

geceye övgü.

gece uyku zamanı olduğu gibi, düş kurma zamanıdır da. gördüklerimizi, işittiklerimizi, kokladıklarımızı ve düşündüklerimizi sınırlayan diller, formlar, davranış biçimleri ve görsel paradigmalar, kendine özgü bir dili ve biçimi olan düşlerin yapısına aykırıdır. düşlerde renkler, imgeler, insanlar, duygular ve düşünceler özgürce birbirine karışır ve benzersiz bir yaratımda bulunurlar. hatta, öylesine özgürdürler ki, düşler, insan beynini ve vücudunu, gün boyunca yöneten o katı yapılar aracılığıyla yeniden anlatılamazlar.

uyuyamayan, uykusuzluk hastalığı çeken kişiler, karanlığın getirdiği sınırsız özgürlük ve gerçeklikle yüzleşemeyen kişilerdir aynı zamanda. bu insanlar, gün boyunca, her şeyi izlemekle oyalanırlar. oysa, gece artık izlenecek bişey yoktur. yalnızca, yaşamın o belirgin sesi duyulur içten içe. gündüzden soyutlanmış, kurtulmuş olan anlamsızlık, absürdite, artık saklı değildir. insan yaşadığının daha bilinçli olarak farkındadır, ayrıca ölümün de varolduğunu ayrımsar. "yaşamın anlamı", gece duyumsanır ve sorgulanır. kimse bunu öğle yemeği sırasında tartışmaz. yaşam gecenin konusudur.

1 yorum:

etjsrr dedi ki...

iyice piskolog oldun başımıza. hadi hayırlısı.